OBSESSİF-KOMPULSİF (TAKINTI-ZORLANTI) BOZUKLUKTA KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ II
II.BÖLÜM
Obsesif kompulsif bozuklukta kişilik özelliklerini anlatmaya devam ediyoruz. Bu kişiler yoğun bir öfke ile yüklüdürler ama bu öfkelerini göstermezler. Kibar, nazik, barışçı bir görünüm sergilerler. Öfkelerini bir şekilde dışarıya vurmaları gerekmektedir. Aşırı düzenlilik, denetleyicilik yolu ile bunu sağlamaya çalışırlar. Çalışma, aile ve diğer ortamları kendi istekleri doğrultusunda şekillendirirler. Bu denetim genellikle katı bir şekilde olur. Karşılıklı insan ilişkilerinde karşılarındaki kişiyi yanlışlarla dolu, yanlışlarının ardı arkası kesilmeyen, beceriksiz kişiler olarak olarak göstermeye çalışırlar. Bu şekilde karşılarındaki kişinin denetim yapmasını yok etmiş olurlar. Belli bir zaman sonra bu yıkıcı davranışlar kişiyi olumsuz yönde etkilemeye başlayabilir. Algılama ve kavrama yetilerinde bozulmalar başlayabilir. Sağlıksız kararlar ortaya çıkabilir. Ayrıntılarla uğraşmaktan asıl amaca ulaşmak oldukça güçleşebilir. Konuşmalar dağınıktır. Ayrıntılarla doludur. Asıl söylenmek istenen şeyler söylenemez, karşılıklı bir anlaşma sağlamak güçleşir. Sonuç olarak öfkeyi dışa vurma şekli, kişide başarısızlık, insan ilişkilerinde bozulma olarak sonuçlanabilir.
Bu kişiler zamana aşırı derecede dikkat ederler. Bu zamana dikkat iki şekilde gerçekleşir:
Yapılacak her şeyin bir zamanı vardır. Her şey vaktinde yapılmalıdır. Zamana uymamak bir felakettir. Zamana uymanın asıl nedeni, kişi geç kaldığında insanların dikkatini çekecek, eleştirilere maruz kalacak, düşmanlık kazanacaktır. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Bunun için randevulara önceden gidilir, planlamalar önceden yapılır, bunlar zamanla bir gelenek haline getirilir. Bu kişiler diğer insanların da zamana uymasını isterler, zamana uymamak kendilerine karşı bir başkaldırı, denetime karşı çıkma şeklinde yorumlanır.
Bazı obsessifler ise dakik olmayı, başkalarının koyduğu kurala uymayı, denetim kaybı olarak değerlendirirler. Denetimi kaybetmemek için geç kalmayı tercih ederler. Bu geç kalmalar da dakik bir şekilde gerçekleşir. Mesela her zaman 10 dakika geç kalınır. Bu şekilde bir denetim sağlanılmaya çalışılır. Bazen geç kalış karşılarındaki kişiyi aşağılamaya yöneliktir. İster zamana uyma şeklinde olsun, ister geç kalma şeklinde olsun, temel amaç, öfkeyi bir şekilde dışa vurmak ve rahatlamaya çalışmaktır.
Şakalara tahammülleri yoktur, ama kendi şakaları kişileri zor durumda bırakıcı ve aşağılayıcı nitelik taşır. Fazlaca şaka yapmaya vakitleri yoktur. Ara sıra yaptıkları şakalar da ses getirici ve yıkıcı niteliktedir.
Bu kişiler kompulsiyonlarını (zorlantılar) mümkün olduğunca gizlemeye çalışırlar. Bunda fazlaca başarılı oldukları söylenemez. Takıntılarını ve batıl düşüncelerini de başkalarına anlatmaktan çekinirler.
Düşünceleri ve davranışları birbiri ile uyumlu değildir. Olumsuz düşüncelerini bastırmak için büyük çaba harcarlar. Davranışlarını olumsuz düşüncelerini yok etmek için kendilerince anlamı olan fakat dışarıdan bakıldığında hiçbir anlam ifade etmeyen bir takım hareketler geliştirirler. Bu anlamsız gibi görünen hareketler aslında kafalarından geçen olumsuz düşüncelerle baş etme zorlantısıdır.
Bu kişiler için kelimelerin büyülü anlamları olabilir. Bu kelimeler aklına gelince onların gerçekleşebileceği ihtimali onları korkutur. Mesela cenaze sözcüğünü duyduklarında bir yakınının öleceklerini düşünürler.
Son olarak; bu kişiler topluluk önünde yanlış yapmak ve eleştirilmekten çok çekinirler. Yapabilecekleri hataların kayıt altına alınmasından çok korkarlar. Bu nedenle kameraya alınmak, imza atmak, söz vermek gibi girişimlerden uzak durular.
Psikiyatrist Dr.Necati ÇOBANOĞLU