HİPNOZU ANLAYABİLMEK
HİPNOZU ANLAYABİLMEK
Hipnoz kelimesini duyduğumuzda; gizemli, büyülü bir durum aklımıza gelir. Hipnoz çoğumuzun aklında, sallanan bir saat karşısında yarı uykulu ve garip davranışlarda bulunan seyredenlerin eğlendiği ve alkışladığı tablolar olarak kalmıştır. Burada hipnozitör hipnoz edileni tamamen kontrol altına almış ve ona istediği şeyleri yaptırmakta, onu şekilden şekile sokup herkesi eğlendirmektedir. Bu popüler tablonun gerçek hipnotizmayla ilgisi yoktur. Modern hipnoz anlayışı bu popüler anlayışla temel noktalarda çelişir. Hipnotik transta kontrolü kaybedip, başka birinin denetimi altına girmek söz konusu değildir. Hipnoz edilenin özgür iradesi korunmaktadır. Özgür iradenin hipnoz eden tarafından kontrol edilmesi mümkün değildir.
Geçtiğimiz yüzyılda hipnoz hakkındaki anlayışımız çok ilerledi, ancak bu kavram halen bir sır niteliğindedir. Bu makalede, bazı hipnoz teorilerine bakacağız ve anlamaya çalışacağız.
Bilim insanları, hipnoz hakkında birkaç yüz yıldan beri düşünüyorlar, tartışıyorlar ve araştırmalar yapıyorlar ancak bilim, bunun nasıl gerçekleştiğini henüz tam olarak açıklayamamıştır. Ancak, hipnozun genel özelliklerini keşfedip, nasıl çalıştığına dair bazı modellemeler yapmışlardır.
Hipnoz ; aşırı telkin, gevşeme ve artan hayal gücü ile karakterize bir trans durumudur. Bir uyku hali değildir. Aşırı uyarılmışlık halidir. Uyku ve uyanıklık arası bir durumdur. Sıklıkla düş kurma, bir kitap ya da film seyrederken kendinizi kaybetme duygusu ile benzerlik gösterir. Tamamen bilinçlisiniz ama çevrenizdeki uyaranlardan çoğunun farkında değilsiniz. Sadece odaklandığınınız durumu yaşıyorsunuz. Aslında günlük yaşantımızda birçok kez hipnoza girip çıkıyorsunuz.
Hipnoz telkine çok açık olduğunuz bir durumdur. Hipnozitörün verdiği telkinler sizin için uygunsa o fikri kucaklarsınız ve gereğini yaşamaya başlarsınız. Çok soğuk bir su içtiğiniz telkin edilmişse boğazınızın üşüdüğünü hissedersiniz. Çok hoş bir koku olduğu telkin edilirse o kokunun hoşluğunu yaşarsınız. Ortamın çok sıcak olduğu telkin edilirse terlemeye başlarsınız. Ama tüm süre boyunca, bunun hayali olduğunun farkındasınızdır. Bu özel ruhsal durumu, ilginizi çeken bir filmi izlerken yaşayabilirsiniz. Filme aşırı şekilde odaklandığınızda kendinizi filmin içinde gibi hisseder ve filmin duygusunu yaşayabilirsiniz. Günlük hayatın endişelerinden, sıkıntılarından geçici bir süre uzaklaşmış olursunuz. Film bittiğinde veya dikkatinizi filmden çektiğinizde günlük yaşam ve duygularınıza geri dönersiniz .
Bu olaylar nasıl gerçekleşmektedir?
Hipnoz aslında bilinçaltına ulaşmanın bir yoludur. Bilinç yapınız, bilinçli bölüm ve bilinçaltı bölüm olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bilinçli yapınızdaki düşünce süreçlerinin farkındasınızdır. Bilinçaltı süreçlerin ise farkında değilsiniz. Fakat bilinçli zihniniz ve sahnenin arkasında düşünen bilinçsiz kısmı olan bilinçaltı zihninizle el ele çalışmaktadır. Bilinçaltı zihniniz sorunları çözmemiz için bilinçli zihne hizmet eden geniş bir bilgi deposudur.
Bilinçaltı otomatik olarak yapılan tüm şeylerle ilgilenir. Nefes alırken düşünmezsiniz bilinçaltınız bunu yapar. Bir araba sürerken yaptığınız her şeyi düşünmüyorsunuz, bir sürü küçük şey sizin bilinçaltınızda düşünülmüştür. Bilinçaltı vücudunuzdan aldığı fiziksel bilgileri de işler. Kısaca, bilinçaltı zihin operasyonun arkasındaki gerçek beyindir düşüncenizin çoğunu yapar. Uyanıkken bilinçli zihin, bu düşünceleri değerlendirmek, kararlar vermek ve bazı fikirleri harekete geçirmek için çalışır. Aynı zamanda yeni bilgileri işler ve bilinçaltına bunu aktarır. Ama uyurken, bilinçli zihin aradan çıkar ve bilinçaltı özgür irade sahibi olur.
Hipnoterapistler, hipnotizmanın derin rahatlama ve odaklanma yolu ile bilinçli zihni sakinleştirmek ve bastırmak amacını güder. Bu durumda, halen neler olduğunu biliyorsunuzdur, ancak bilinçli zihin, bilinçaltı zihninizin gerisinde kalmıştır. Etkili bir şekilde, bu hipnoterapistin bilinçaltıyla doğrudan çalışmasını sağlar. Özetle hipnozun, bilinçli zihninizi arka plana koyduğu fikrini inceledik, bu yolla siz ve hipnotizma uzmanı bilinçaltınızla doğrudan iletişim kurabilir. Bu teori, çoğunlukla hipnotik durumun önemli özelliklerini ortaya koyduğu için, psikiyatri camiasında geniş bir kabul görmüştür.
Hipnotizma uzmanları, hipnoz altında olan bireylerin küçük çocuklara benzediğini söylüyor: eğlenceli ve yaratıcı. Bilinçli zihin ana engelleyici bileşendir. Bilinçaltının hayal gücü ve dürtü kontrolünü sağlar. Bilinçaltı zihniniz kontrolü ele aldığında, kendinizi daha özgür hissedersiniz ve daha yaratıcı olabilirsiniz. Bilinçli zihninizin her şeyi filtrelemesi gerekmez. Hipnozcunun önerileri doğrudan başka bir kişiden ziyade bilinçaltından geliyor gibi görünüyor. Bu nedenle önerilere otomatik olarak tepki verir. Tabii ki, bilinçaltı zihninizin vicdan, değerler, inanışlar, hayatta kalma içgüdüleri ve kendi fikirleri var, bu yüzden kabul etmeyeceği çok şey var.
Bilinçaltı; tat, dokunma, duyma, koku alma ve görme gibi bedensel duyumları düzenler. Hipnoz altındayken hipnotizma uzmanı sizin bilinçaltınızla doğrudan konuşabiliyorsa, tüm bu duyuları tetikleyebilir, böylece bir çikolatanın tadını alabilir ve memnuniyet duygusunu yaşayabilirsiniz.
Ayrıca, bilinçaltı tüm anıların depolandığı bir yerdir. Hipnoz altında, kişiler tümüyle unutmuş oldukları geçmiş olaylara erişebilirler. Psikiyatristler bu anıları ortaya çıkarmak için hipnotizmayı kullanabilir, ruhsal problemlerin çözümüne katkıda bulunabilirler. Hipnoz altında kişilerin sahte anılar da üretebilirler bu nedenle, hipnotik bir öznenin geçmişi keşfedilirken psikiyatristler son derece dikkatli olmalıdır.
Hipnozun bu teori ağırlıklı yönünü inceledikten sonra, acaba bu teoriyi destekleyen bazı fizyolojik kanıtlar var mıdır?
En önemli veri elektroensefalografi (EEG) yani beyin elektriksel aktivitesi ölçümlerinden elde ediliyor. Kapsamlı EEG araştırmalarında, beynin zihinsel durumuna bağlı olarak, farklı beyin dalgaları ve ritimlerinin olduğunu göstermiştir. Örneğin; derin uyku, rüya, uyanıklık durumlarında farklı bir ritim ve dalgalar vardır. Bazı çalışmalarda, hipnoz altında deneklerin EEG’si uyanıklık EEG’si ile benzerlik göstermektedir.
Araştırmacılar ayrıca beyin aktivitesini araştırmışlardır Bu çalışmalarda, hipnoz altındaki kişilerin beyin korteksinin sol hemisferinde düşük aktivite, sağ hemisferide ise yüksek aktivite tespit etmişlerdir. Nörologlar, sol hemisferinin beynin mantıksal kontrol merkezi olduğuna inanmaktadır. Çıkarım ve mantık üzerinde çalışır. Bunun aksine, sağ hemisferle ise hayal gücü ve yaratıcılık kontrol edilir. Sol hemisfer aktivitesinde azalma bilinçli zihnin yavaşladığını, sağ beyin aktivitesinde bir artış yaratıcı, dürtüsel bilinçaltının hızlandığı fikrini desteklemektedir. Bu hiçbir şekilde kesin kanıt değildir, ancak hipnotizmanın bilinçaltının aktif olduğu fikrini desteklemektedir.
Psikiyatrist Necati ÇOBANOĞLU